Ruh Sağlığında Sınırlar: Neden Önemli?
İnsan ilişkilerinde ve terapide sağlıklı sınırlar koymak bize neler kazandırır?
İnsan ilişkilerinde sağlıklı sınırlar koymak, ruh sağlığımızı korumanın en temel yollarından biridir. Sınırlar; tıpkı görünmez çizgiler gibi, nerede başlayıp nerede bittiğimizi gösterir. Hem kendimizi hem de karşımızdakini korumamıza yardımcı olur.
Psikanalistler, sınırları güvenli bir “çerçeve” olarak görür. Gutheil ve Gabbard (1993), terapötik sınırların ihlal edilmesinin hem danışan hem de terapist için ciddi riskler taşıdığını vurgular. Yani sınırlar, yalnızca kişisel ilişkilerimizde değil, profesyonel destek aldığımız alanlarda da ruhsal güvenliğin temelidir.
Sınırlar bize ne kazandırır?
- Güven duygusu: Sağlıklı sınırlar, ilişkilerimizde tahmin edilebilirlik ve güven sağlar. Ne bekleyebileceğimizi biliriz.
- Kendi alanımızı tanımak: Sınırlar sayesinde “benim ihtiyacım ne?” sorusunu daha rahat sorarız. Bu da duygusal farkındalığımızı artırır.
- İlişkilerde denge: Sınırlar olmadığında insanlar birbirine fazla yaklaşabilir. Bu da öfke, kırgınlık ya da tükenmişlik hisleri yaratabilir.
- Korumak: Gerektiğinde “hayır” diyebilmek, zarar veren ortamlardan uzaklaşabilmek, bizi daha dayanıklı hale getirir.
Günlük hayatta sınırlar; çalışma saatlerini net belirlemek, yorgunken dinlenmeye zaman ayırmak, istemediğimiz tekliflere “hayır” diyebilmek, zorlandığımızda yardım istemek şeklinde karşımıza çıkabilir. Tüm bunlar aslında sınır koymanın basit örnekleridir.
Bridges (1999), sınırların sadece “katı kurallar” değil, aynı zamanda yaratıcılığa da alan açtığını söyler. Yani sınırlar bizi kısıtlamak için değil, ilişkilerimizi daha sağlıklı kurabilmemiz için vardır. Bu sayede güvenli bir ortam oluşur ve insanlar kendi iç dünyalarını daha rahat keşfeder.
Unutmayalım: Sınır koymak bencilce değildir. Aksine, hem kendi ruh sağlığımızı korumak hem de ilişkilerimizi daha güvenli hale getirmek için gereklidir. Sağlıklı sınırlar; güveni artırır, ilişkileri dengeler ve bizi ruhsal olarak daha güçlü kılar.
Psikanalitik Terapi ve Ruh Sağlığında Sınırlar
Terapi sürecinin güvenle ilerleyebilmesi için terapide belli bir çerçeve vardır. Analist Ralph Greenson (1967/2016), bu çerçeveyi seansın saati, süresi, gizliliği ve terapistin tutumu gibi unsurlarla tanımlar. Düzenli ve tutarlı bir çerçeve, danışanın kendini güvende hissetmesini sağlar ve terapide derinleşmesine yardımcı olur. Burada devreye sınırlar girer. Gutheil ve Gabbard (1993), sınırların danışan ile terapist arasında güvenli bir alan oluşturduğunu vurgular. Onlara göre sınırların korunması, hem danışanı olası zararlardan korur hem de terapinin sağlıklı ilerlemesine katkıda bulunur. Sınırların gevşetildiği durumlarda riskler doğabilir; ama her sınır esnekliği ihlal anlamına gelmez. Örneğin danışanın iyiliği için yapılan ufak bir esneklik “sınır geçişi” olarak kabul edilebilir.
Bridges (1999) ise sınırların sadece yasak koyan kurallar olmadığını, aynı zamanda danışana güven veren ve terapiyi derinleştiren bir alan sağladığını söyler. Yani sınırlar, güvenle ifade etmeyi kolaylaştıran, içsel keşfi mümkün kılan görünmez çizgilerdir.
Güncel araştırmalar da psikanalitik terapinin birçok ruhsal sorunda etkili olduğunu göstermektedir.
Leichsenring ve arkadaşlarının (2023) geniş çaplı çalışmasında, psikanalitik/psikodinamik terapinin depresyon, kaygı bozuklukları, somatoform belirtiler ve kişilikle ilgili sorunlarda bilimsel olarak desteklenen bir yöntem olduğu ortaya konmuştur. Bu bulgu, güvenli sınırların ve terapötik çerçevenin tedavinin etkinliği için vazgeçilmez olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Psikanalitik terapide sınırlar; danışanın kendini güvende hissetmesini, bilinçdışındaki duygu ve düşüncelerini özgürce ortaya koyabilmesini ve terapötik ilişkinin güven içinde devam etmesini sağlar. Sağlam sınırlar ve tutarlı bir çerçeve, derin bir içgörü ve ruhsal dönüşüm için en temel koşuldur.
Kaynakça
Bridges, N. A. (1999). Psychodynamic perspective on therapeutic boundaries: Creative clinical possibilities. Journal of Psychotherapy Practice & Research, 8(4), 292–300.
Freud, S. (1913/1958). On beginning the treatment (Further recommendations on the technique of psycho-analysis I). In J. Strachey (Ed. & Trans.), The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud (Vol. 12, pp. 121–144). London: Hogarth Press.
Gutheil, T. G., & Gabbard, G. O. (1993). The concept of boundaries in clinical practice: Theoretical and risk-management dimensions. The American Journal of Psychiatry, 150(2), 188–196.
Greenson, R. R. (1967/2016). The technique and practice of psychoanalysis (Vol. 1). London: Karnac.
Leichsenring, F., Abbass, A., Heim, N., Keefe, J. R., Kisely, S., Luyten, P., Rabung, S., & Steinert, C. (2023). The status of psychodynamic psychotherapy as an empirically supported treatment for common mental disorders—An umbrella review based on updated criteria. World Psychiatry, 22(2), 286–304.